Şeker hastalığı (DİYABET)
Vücudun başlıca enerji kaynağı glukoz adı verilen bir tür şekerdir. Alınan besinler vücutta glukoza dönüştürülerek kullanılır. Hücrelerin glukozdan enerji elde etmesi için pankreastan insülin adında bir hormonun salgılanması gerekir. İnsülin olmadan glukoz hücrelere giremez. Eğer vücutta insülin yapılamıyorsa ya da hücreler var olan insülinden etkilenmiyorsa, kandaki şeker hücre içine giremez, yani kullanılamaz ve kandaki düzeyi yükselir. Bu duruma diyabet ya da şeker hastalığı adı verilir. Aç karnına ölçülen kan şekerinin 126 mg/dl’nin üzerinde olması, şeker hastalığı olarak kabul edilir.
Genellikle 25 yaşından önce ortaya çıkan tip 1 diyabette, vücutta yeterli insülin
üretilemez. Bu nedenle tip 1 diyabeti olan hastaların, kan şekeri düzeyini ayarlamak
için devamlı olarak insülin kullanması gerekmektedir. Bu hastalar genellikle
çok yemek yemelerine rağmen zayıflarlar. Bu tip diyabette kan şekerini kontrol
altına almak daha zordur ve hastalar şeker düşüklüğü (hipoglisemi) ya da şeker
yüksekliği (hiperglisemi) olasılığı nedeniyle yakından izlenmelidir.
Tip 2 diyabet yaşamın daha geç dönemlerinde (genellikle 45 yaşından sonra) ortaya
çıkar. Pankreasın yeterli insülin üretememesinin yanı sıra, vücut hücrelerinin
insülini kullanmasında da sorun vardır.
Bir başka deyişle, kanda yeterli miktarda glukoz ve insülin bulunmasına rağmen
glukoz hücre içine giremez ve hücreler yeterli enerji sağlayamaz. Bu hastalar
ağızdan alınan şeker düşürücü ilaçlarla (oral antidiyabetikler) tedavi görürler.
Tip 2 diyabet hastaları genellikle fazla kiloludur.
3. Diyabetin Belirtileri Nelerdir?
* Aşırı su içme,
* Aşırı idrara çıkma, gece idrara çıkma,
* Sık acıkma, aşırı yemek yeme,
* Yorgunluk, halsizlik.
4. Diyabet Ne Tür Sonuçlar Doğurabilir?
Glukoz, hücrenin yaşamı için gereklidir ancak kandaki düzeyi uzun süreli yüksek
kalırsa, damarların iç yüzeylerinde hasar oluşturur. En sık etkilenen organlar
göz, kalp, sinir dokusu ve böbreklerdir. En korkutucu sonuçları ise, yüksek
tansiyon, böbrek yetersizliği, görme bozuklukları ve körlük, dolaşım problemleri
ve sinir sistemi hasarlarına bağlı olarak duyu ve hareket bozukluklarıdır. Damarlarda
oluşan hasar, glukoz seviyesinin ne kadar fazla olduğuna ve yüksek kaldiğı sürenin
uzunluğuna bağlıdır.
Önceleri ince damarları tutan bu hasar giderek daha büyük damarları da etkiler
ve sonuçta ateroskleroz (damar sertliği), kalp damarlarının hastalıkları, miyokard
infarktüsü (kalp krizi), inme (felç) gibi hayatı tehdit edici hastalıklara neden
olabilir. Kalp krizi nedeniyle ani ölüm şeker hastalarında 6 kat daha sık görülür.
Ayaklarda dolaşım yetersizliğine ve sinirlerin yıpranmaşına bağlı olarak his
azalması ve yaralar oluşabilir. Kangrene kadar gidebilen bu durum “diyabetik
ayak” olarak adlandırılır.
Tip 2 diyabetlilerde böylesi tehlikeli sonuçların görülme sıklığı daha fazladır.
Bu nedenle Tip 2 diyabetlilerde kandaki glukoz kontrolünün yanısıra, kan yağlarının
(kolesterol) ve kan basıncının (tansiyon) normal düzeylerde tutulması çok önemlidir.
Diyabetin sonuçlarından korunmak, onlarla mücadele etmekten çok daha kolaydır.
5. Komplikasyon gelişeceğini gösteren belirtiler nelerdir?
* Bulanık görme,
* Aşırı yorgunluk,
* EI ya da ayaklarda hissizlik ya da karıncalanma,
* Göğüs ağrısı,
* Sık sık infeksiyon gelişmesi ya da yaraların iyileşmemesi,
* Devamlı baş ağrısı
6. Yapılması Gerekenler Nelerdir?
Diyabette tedavi ve önerilere sıkı sıkıya bağlı kalmak çok önemlidir, fakat
en az bu kadar önemli olan ikinci bir bilgi de, bu yaşam tarzının bir ömür boyu
devam etmesi gereğidir. Ne yazık ki diyabet tam anlamıyla iyileşebilecek, diğer
bir deyişle geçecek ya da hayatınızdan çıkıp gidecek bir hastalık değildir.
Diyabetle birlikte yaşamak öğrenilmeli ve önerilere uyulmalıdır.
* Sebze, meyve ve hububattan zengin beslenme alışkanlığı geliştirmek,
* Öğün atlamadan uygun içerikli beslenmek, Düzenli egzersiz yapmak,
* Fazla kilolardan kurtulmak,
* Düzenli doktor kontrolüne gitmek,
* Önerilen tedaviyi doktor kontrolünde düzenli olarak ömür boyu kullanmak,
* Kan glukozunuzu normal seviyelerde (açlık kan şekeri: 70-110 mg/dl) tutarsanız,
diyabetin getireceği sorunları azaltabilirsiniz.
7. Diyabet ve Egzersiz
Egzersizin her iki tip diyabetin de tedavisinde çok önemli bir yeri vardır.
Doğru beslenme ve düzenli ilaç kullanımı ile birlikte sürekli, düzenli ve uygun
egzersiz yapılması, diyabet hastasını birçok sorundan koruyacak ve iyi bir kan
şekeri kontrolü sağlayacaktır.
8. Egzersiz Neden Gereklidir?
* Egzersiz, kan şekerinizin düzenlenmesinde önemli rol oynar. Egzersiz sırasırıda
enerji ihtiyacını karşılamak için kandaki seker kullanılır ve kan şekeriniz
bir miktar düşer.
* Egzersiz, vücutta bulunnan insülinin daha iyi kullanılmasını da sağlar.
* Diyabette en başta gelen ölüm nedeni kalp ve damar hastalıklarıdır. Egzersiz,
diyabette çok önemli bir sorun olan kalp ve damar hastalıklarının gelişimini
önler ya da geciktirir.
* Fazla kilolu iseniz, düzenli egzersiz kilo vermenize yardımcı olacaktır.
Başlangıç aşamasındaki birçok diyabet hastasında, sadece iyi bir diyet ve
düzenli egzersiz ile kan şekerini kotrol altına almak mümkün olabilir. Ayrıca
egzersiz, sizin kendinize zaman ayırmanızı, daha iyi görünmenizi ve kendinizi
daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır.
9. Hangi Egzersiz Uygun Olur?
Doktorunuza danışmadan ve kan şekerinii bilmeden egzersize başlamayın.
Egzersize başlamadan önce doktorunuza danışmanız en doğrusudur. Başka bir hastalığınız
varsa, egzersiz yapmanız tehlikeli bile olabilir. Doktorunuz sizi muayene edecek
ve sizden kan şekeri tayininin yanısıra, gerekli görürse bazı başka testler
de isteyecektir. Bunlara göre doktorunuz sizin hangi egzersizi, ne sıklıkta
ve ne kadar yapmanız gerektiğini belirleyecektir.
Yürüyüş yapmanın diyabetliler için en iyi egzersiz yöntemi olduğu kabul edilmektedir.
Haftada en az birkaç kez, düzenli olmak üzere yürümeniz size oldukça yararlı
olacaktır. Bu yürüyüş süresini doktorunuzla birlikte belirleyeceksiniz. Ama
kendinizi ilk günden başlayarak zorlamamanız, kendinize kısa ve uzun vadeli
hedefler koyarak bu programa uymanız doğru olur. Eğer mümkünse bisiklete binmeniz
de sizin için iyi ve zevkli bir egzersiz olabilir.
10. Egzersiz Öncesinde Nelere Dikkat Etmeliyim?
Kan şekeriniz 70 mg/dl’nin altında yada 250 mg/dl’nin üstünde ise egzersiz yapmanız
doğru olmaz. Kan şekeriniz fazla düştüyse hemen, aşırı olmamak kaydıyla, karbonhidratlı
gıdalar yemelisiniz, daha sonra her zamankinden daha hafif bir egzersiz yapabilirsiniz.
Eğer kan şekeriniz 250 mg/dl ya da bunun üstünde çıktıysa, kan şekeri kontrolünüz
bozulmuş demektir, bu durumda derhal bir doktora başvurmalısınız.
Kan şekerinizde aşırı düşme ya da aşırı artış yoksa, egzersize başlayabilirsiniz.
Üzerinize fazla terletmeyecek, rahat bir giysi giymeniz, ayakkabılarınızı mutlaka
spora uygun seçmeniz iyi olur. Egzersize başlamadan önce mutlaka ayaklarınızı
iyice gözden geçirin.Gözden kaçan kücük bir çatlak ya da yara, egzersiz sırasında
büyüyüp size ciddi sorun yaratabilir.
11. Egzersiz Sırasında Nelere Dikkat Etmeliyim?
Egzersiz sırasında dikkat etmeniz gereken en önemli şey kendinizi fazla zorlamamanızdır.
Aşırı yorgunluk, ağrı, nefes darlığı, çarpıntı gibi bir sorunla karşılaşırsanız,
egzersize ara verin ve bunu doktorunuza bildirin.
Egzersiz sırasında karşılaşabileceğiniz ciddi ve önemli bir sorun da kan sekeri
düşüklüğü (hipoglisemi)’dür.
Hipoglisemi belirtileri şunlardır:
* Aşırı terleme
* Halsizlik
* Baş dönmesi
* Zihin bulanıklığı
* EI ve ayaklarda titreme
* Uykuya eğilim
* Ağız kenarlarında iğne batma hissi
* Çarpıntı, kalp atışında hızlanma
Egzersiz sırasında bunlardan birini hissederseniz derhal egzersizi bırakın,
iki-üç kesme şeker yiyin ya da şekerli bir içecek icin.
Bu belirtilerden birini hissetmeniz mutlaka kan sekerinizin normal sınırın altına
düştüğünü göstermez.
Ama bu durumda acil kan şekeri tayini imkanınız olmadığından, şekeriniz normalin
altına düşmüş kabul ederek şekerli birşeyler yemeniz doğru olur. Çünkü şekerin
kabul edilebilir sınırın altına düşmesi, sınırın üstüne çıkmasından daha tehlikelidir.
Daha sonra doktorunuza başvurmanız doğru olur.
12. Egzersiz Sonrasında Nelere Dikkat Etmeliyim?
Yukarıda belirtilen hipoglisemi belirtleri, egzersizden sonraki 12 saat içinde
de ortaya çıkabilir, bu süre içinde de bu belirtilere karşı dikkatli olmanız
gerekir.
Her egzersiz sonrasında ayaklarınızı dikkatle kontrol edin ve yara, çizik, çatlak
gibi bir sorun görürseniz vakit geçirmeden doktora başvurun. Bu küçük yaralar
önemsenmediklerinde kalıcı ve büyük yaralara dönüşüp, sizi ve doktorunuzu uzun
süre uğraştırabilirler.
13. Hedefim Ne Olmalı?
Egzersiz yapmaktaki amacınız iyi bir kan şekeri kontrolü sağlamak, kilo vermek,
kalp ve damar hastalıklarından korunmak ve sonuçta diyabetle birlikte sağlıklı yaşamaktır.
Bunu yaparken kendinize kısa ve uzun vadeli hedefler koymanız işinizi kolaylaştırabilir.
Hareketsiz bir yaşam süren bir kişiyseniz, kendinizden birdenbire saatler süren
bir yürüyüş ya da uzun bir koşu beklemeniz haksızlık olacağı gibi gerçekçi de
olmaz.
Kendi önünüze gerçekleşmesi mümkün olmayan bir plan koyarsanız, kısa sürede
bundan vazgeçmeniz büyük olasılıktır. Bunun yerine kendi vücudunuzun imkanlarını
da gözönünde tutarak daha makul bir plan yapın. Daha da iyisi bunu doktorunuzla
birlikte yapın.
Örneğin hızlı tempolu bir yürüyüş sizi 3-4 dakikada yoruyorsa ve dinlenmeniz
gerekiyorsa, ilk hedefiniz bir aylık düzenli egzersiz programı sonunda, hiç
ara vermeden 10 dakika yürüyebilmek olsun. Bunu yaparken, haftada en az kaç
gün, yavaş yavaş başlayıp gittikçe hız kazanan (tabii ki asla kendinizi fazla
zorlamayacak) 30’ar dakikalık yürüyüşler planlayabilirsiniz. Gittikçe daha rahat
yürüdüğünüzü, daha az durup dinlenmek zorunda kaldığınızı görmek sizi sevindirecek
ve heveslerdirecektir. İyi bir diyet de uyguluyorsanız, birkaç hafta sonunda
fazla kilolarınızı vermeye başlayacaksınız.
Unutmamanız gereken şey …
… egzersizin ancak sürekli ve düzenli olduğunda yararlı olduğudur.
14. Diyabetlilerde Ayak Bakımı Neden Çok Önemli ?
Diyabetlilerde ayak bakımı çok önemlidir. Çünkü, diyabetlilerde ayak sorunları
sık ortaya çıkar ve hemen tedavi edilmezse hızla büyük boyutlara ulaşabilir.
Önemsemediğiniz küçük çatlaklar, yaralar bile kısa sürede ciddi sorunlar yaratabilir.
Bunun başlıca iki nedeni vardır :
Diyabette kan damarları hasar görür. Bunun sonucunda ayakta kan dolaşımı bozulur
ve en küçük yara bile normalden çok daha geç ve zor iyileşir.
Diyabette sinir de hasar görür. Bu ayaklarınızda his kaybına yol açar. Sonuçta
normalde hissedebileceğiniz bir kesiği ya da yarayı çok geç, ancak yara büyük
boyutlara ulaştığında farkedebilirsiniz. Sinirlerin hasar görmesi, ayakta bir
takım şekil bozukluklarına yol açabilir, bu noktalarda tedavisi güç bazı ayak
ülserleri (yaraları) ortaya çıkabilir.
15. Ayak tırnaklarına dikkat!
Ayak tırnaklarınızı banyo sonrası, tırnaklar yumuşakken kesin. Daha sonra da törpüleyin. Tırnaklarınızı düz kesin, kenarlarını daha derin kesmeyin.
16. Ayaklarınızı koruyun !
Evde denizde ve kırda, hiçbir zaman çıplak ayakla yürümeyin. Ayaklarınızın fazla soğukta yada sıcakta kalmamasına dikkat edin. Kışın ayaklarınızın üşüdüğünü farketmeyebilirsiniz. Siz soğuk hissetmeseniz de mutlaka sıcak tutacak yünlü bir çorap giyin. Aynı şekilde, banyo sırasında da ayaklarınızın çok sıcak suya maruz kalmasını önleyin. Ayaklarınızı ısıtmak için sıcak su torbası kullanmayın.
17. Ayakkabı ve çoraplar dikkat !
Hergün temiz bir çorap giyin. Pamuklu ve yünlü çorapları tercih edin.
Ayakkabılarınızın çok rahat ve ayağınıza uygun olmasına dikkat edin. Uzun yürüyüşlerde
mutlaka yürüyüş için uygun olan spor ayakkabısı giyin. Fakat yüksek topuklu
ve dar ayakkabılardan kaçının. Burnu ya da arkası açık ayakkabı giymeyin.
Akşama doğru ayakklarınızda bir miktar şişme olur. Yeni ayakkabı alacaksanız bunu
mutlaka öğleden sonra alın.
Yeni ayakkabı aldıysanız, bunu önce evde ve kısa mesafelerde deneyin. Bu ayakkabının
rahatlığından emin olana dek yanınızda eski bir ayakkabınızı da taşıyın.
Ayakkabı ya da terliğinizi giymeden önce içinde yabancı cisim olup olmadığını
kontrol edin.
18. Nasırlar, su toplaması, siğiller
Ayakklarınızda nasır ya da sertleşmiş deri kısımları varsa bunları siz kesmeye
kalkmayın, farketmeden ayağınıza zarar verebilirsiniz. Ne yapmanız gerektiğini
doktorunuza danışın.
Ayağınız, ayağınızda içi su dolu kabarcıkların oluşmasına neden olduysa, bu
kabarcıkları asla patlatmayın. Üzerine bir parça antiseptik ilaç (tentürdiyot
v.b. ) dökeceğiniz gazlı bez yerleştirin. Eğer bu kabarcık kendiliğinden patladıysa
ve akıntısı varsa hemen doktorunuza başvurun.
Siğil, bir tür enfeksiyondur. Ayağınızda siğil oluştuysa ilerlemeden tedavisi
için doktorunuza başvurun.
Ayağınızda farkedeceğiniz her türlü renk değişikliğini, lekeyi ya da kaşıntıyı
derhal doktorunuza bildirin
1. tarif
Pelin otu, sinirli yaprak, böğürtlen kökü, okaliptus yaprağı, ada çayı,
kantaron çiçeği, ceviz yaprağı, dut yaprağı, kuzu kulağı, mersin
yaprağı, kekik otu, arpa, kırk kilit otu, ardıç tohumu, üvez yaprağı,
altun ot, kuşburnu, labada,Hint bamyası çiçeği (hibiscus),
harmanlanıp çay olarak kaynatılır içilir.
2. tarif
Hibiscus ( Bilinen adı Mekke gülü) bol limonlu soğuk olarak içilir
3. tarif
Yahudi baklası dövülüp toz halinde yutulur, tohumu suda yumuşulatılarak sabah ve akşam 10 tane yenir.
4. tarif
100 gr. tarçın
100 gr. anason
50 gr. kişniş
100 gr keçi boynuzu unu ile harmanlanıp kahve biçiminde içilir.
5. tarif
100 gr. mersin yaprağı
100 gr. Hint bamyası çiçeği
100 gr. zahter (kekik)
50 gr karabaş otu
50 gr. pelin otu
karıştırılarak az miktarda kaynatılır içilir.